Mitoloji sevenler buraya! "Türk Mitoloji ve Destanlarında Tanrılar" çıktı!
SATIN AL
ikon

Oyun

Kozmik Işınların Tetiklediği Efsanevi Super Mario 64 Glitch’i

Hiç yorum yok

03 Mayıs 2025

Video oyunları dünyasında, özellikle speedrunning topluluğunda, beklenmedik hatalar (glitch’ler) bazen unutulmaz anlara dönüşebilir. 2013 yılında, Twitch platformunda canlı yayın yapan speedrunner DOTA_Teabag’in başına gelen olay, tam da böyle bir anı tarihe kazıdı. Super Mario 64’ü en hızlı şekilde bitirmeye çalışırken, Mario’nun aniden yukarı ışınlanmasıyla ortaya çıkan bu glitch, sadece oyuncuları değil, teknoloji ve bilim dünyasını da şaşkına çevirdi. Peki, bu olayın ardındaki inanılmaz gerçek neydi? Gelin, bu efsanevi glitch’in hikayesini daha yakından inceleyelim.
2013 yılında, DOTA_Teabag adlı speedrunner, Super Mario 64’ün speedrun rekorunu kırmaya çalışıyordu. Canlı yayın sırasında, her şey olağan seyrinde ilerlerken, Mario birdenbire ekranın üst sınırlarına doğru ışınlandı. Bu, oyunun bilinen mekaniklerinde açıklanamayan bir davranıştı. Topluluk, ilk başta bunun bir kontrol hatası veya bilinmeyen bir tuş kombinasyonunun sonucu olabileceğini düşündü. Speedrunner’lar, DOTA_Teabag’in o anki hareketlerini ve tuş kombinasyonlarını tekrarlayarak glitch’i yeniden oluşturmaya çalıştı, ancak sonuç başarısız oldu. Bu durum, olayın ardında daha karmaşık bir nedenin yattığını gösteriyordu.



Uzun süren analizler ve teknik incelemeler sonucunda, bu glitch’in inanılmaz bir sebepten kaynaklandığı ortaya çıktı: Uzaydan gelen kozmik ışınlar! Evet, yanlış duymadınız. Kozmik ışınlar, yüksek enerjili parçacıklar olarak Dünya’ya ulaşır ve nadiren de olsa elektronik cihazların işleyişini etkileyebilir. Bu olayda, bir kozmik ışın, DOTA_Teabag’in Nintendo 64 konsolunun hafızasına çarpıp oyunun binary kodlarında bir bitin değişmesine neden olmuştu. Bu mikroskobik değişiklik, Mario’nun konum verilerini etkileyerek onun aniden yukarı ışınlanmasına yol açtı. Bu tür olaylar, teknoloji dünyasında “single event upset” (tek olay bozulması) olarak bilinir ve son derece nadirdir.

The Blood of Dawnwalker: Kreatif Direktör Oyuncu Özgürlüğüne Dair Vizyonunu Paylaşıyor

Hiç yorum yok

22 Ocak 2025

Rebel Wolves’un ilk büyük RPG projesi The Blood of Dawnwalker, oyuncuları Karpat Dağları’nın derinliklerinde geçen, vampirlerin ve insanların kaderini şekillendiren büyüleyici bir hikâyeye davet ediyor. Sinematik bir deneyim sunmayı hedefleyen bu karanlık fantazi oyunu, yalnızca güçlü bir anlatı değil, aynı zamanda yenilikçi mekanikleriyle de dikkat çekiyor.



Bu makale, PCGamer.com için Robert Jones’un kaleme aldığı bir yazıya dayanıyor. Robert Jones, Rebel Wolves’un yaratıcı ekibiyle bir araya gelerek oyunun yapım sürecini, tasarım felsefesini ve hikâye anlatımına yönelik yenilikçi yaklaşımlarını tartıştı. Görüşmeler, stüdyonun vizyonunu ve The Blood of Dawnwalker ile sunmayı hedeflediği oyuncu deneyimini gözler önüne seriyor. Oyunun yönetmenliğini, The Witcher 3: Wild Hunt gibi bir başyapıtın arkasındaki isim olan Konrad Tomaszkiewicz üstleniyor. Röportajda Tomaszkiewicz, CD Projekt Red’den ayrılma kararını ve yarı insan, yarı vampir bir kahramanın oyunun merkezine konumlandırılmasının ardındaki düşünceleri paylaştı.
 

“Bir yapımcı olarak her zaman yeni bir şeyler denemek ve farklı bir vizyon ortaya koymak istedim. Coen karakteri de bu vizyonun bir parçası. Yarı insan, yarı vampir yapısıyla hem hikâye hem de oynanış açısından çok güçlü bir potansiyele sahip.” -Tomaszkiewicz

Tomaszkiewicz'in bahsettiği bu yaratıcı seçim, oyuncuların yalnızca bir kahramanı değil, karmaşık bir karakterin iç çatışmalarını ve seçimlerini de keşfetmelerine olanak tanıyor. Oyunun tasarım direktörü Daniel Sadowski, yapımın dikkat çeken “zamanı kaynak olarak kullanma” mekanizmasını detaylandırdı. 

 
Oyunun temelinde bir gün ve gece döngüsü bulunuyor ve her yapılan görev ya da alınan karar, zamanın ilerlemesine neden oluyor. Ancak Coen’in yalnızca 30 günü var ve bu süre içinde ailesini kurtarıp, güçlü bir vampir klanına karşı mücadele etmesi gerekiyor.

“Zamanın bir kaynak olması, oyuncuları dikkatli kararlar almaya ve stratejik düşünmeye yönlendiriyor. Her seçim bir şeyi kazanırken bir başka şeyi kaybetmenize yol açabilir. Bu, oyun dünyasını daha dinamik ve anlamlı hale getiriyor.”-Sadowski

Kreatif direktör Mateusz Tomaszkiewicz ise oyunun “narrative sandbox” olarak adlandırılan hikâye tasarım yaklaşımını açıkladı. “Bu yaklaşım, oyuncunun seçim özgürlüğünü artırmayı hedefliyor. The Blood of Dawnwalker yalnızca bir açık dünya oyunu değil; oyuncuların hikâyeyle duygusal bağ kurmasını, seçimlerinin hikâyeyi ve dünyayı nasıl etkilediğini görmesini istiyoruz. Küçük gibi görünen bir yan görev bile ana hikâyeye ustalıkla bağlanabilir ve bu, oyuncuya daha bütüncül bir deneyim sunar.”

Hikâye, Karpat Dağları’ndaki Vale Sangora vadisinde geçiyor. Oyunun merkezi olan Svartrau şehri, etkileyici atmosferi ve detaylı tasarımıyla dikkat çekiyor. Yarı inşa halindeki görkemli katedrali, tarih ve mistisizmle harmanlanmış bir dünyayı gözler önüne seriyor. Ancak bu görsellik, sadece bir arka plan değil; oyuncuların kararları doğrudan şehir ve çevresi üzerinde etkili olacak.


Svartrau, yalnızca hikâyenin bir parçası değil, aynı zamanda oyuncunun hikâyesini şekillendiren bir aktör gibi hareket ediyor. Her sokak, her bina, Coen’in hikâyesine yeni bir boyut katmak üzere tasarlanmış. Oyuncunun hikâyedeki rolü, yalnızca görevleri tamamlamakla sınırlı değil. Yapılan her seçim, hem Coen’in hikâyesini hem de dünyanın gidişatını etkiliyor. Rebel Wolves, bu yaklaşımıyla oyunculara adeta bir masaüstü RPG oynuyormuş hissi vermeyi amaçlıyor.

Robert Jones, oyunun bu yönünün, Baldur’s Gate 3 gibi oyunların sunduğu reaktif hikâye anlatımına benzer olduğunu belirtiyor. Ancak The Blood of Dawnwalker, bu dinamik yapıyı zaman yönetimiyle birleştirerek oyunculara benzersiz bir deneyim sunmayı hedefliyor.Rebel Wolves, RPG dünyasında köklü bir geçmişe sahip bir ekipten oluşuyor. Tomaszkiewicz kardeşlerin liderliğinde şekillenen The Blood of Dawnwalker, karanlık ve olgun hikâyelerden hoşlanan oyuncular için heyecan verici bir deneyim vaat ediyor.

Robert Jones’un da belirttiği gibi, bu kadar iddialı bir yapım için çıta oldukça yüksek. Ancak stüdyonun deneyimi ve vizyonu göz önüne alındığında, The Blood of Dawnwalker RPG dünyasında kalıcı bir iz bırakabilir. Karanlık fantazi tutkunları, bu oyunu kesinlikle radarına almalı.

Riot Games daha fazla çalışanını işten çıkarıyor

Hiç yorum yok

16 Ekim 2024

League of Legends stüdyosu Riot Games, -biraz da mantıksız bir şekilde- League ekibinin gelecekte “bugün olduğundan daha da büyük” olacağının sözünü verirken, bir başka işten çıkarma turunu daha duyurdu.

İşten çıkarmalarla ilgili haber Riot'un kurucu ortağı Marc Merrill tarafından X'te yayınlanan bir mesajla geldi ve Merrill Riot'un “Lig deneyimini şimdi ve uzun vadede geliştirmeye devam edebilmemiz için ekiplerimizde ve çalışma şeklimizde değişiklikler yaptığını” söyledi.

Merrill, “Değişikliklerin bir parçası olarak, bazı rolleri ortadan kaldırmak gibi zor bir karar aldık,” diye yazdı. “Bu, tasarruf etmek için personel sayısını azaltmakla ilgili değil; Lig'in 15 yıl ve sonrasında da harika olmaya devam etmesi için doğru uzmanlığa sahip olduğumuzdan emin olmakla ilgili. Ekip etkinliği ekip büyüklüğünden daha önemli olsa da, League'in bir sonraki aşamasını geliştirirken League ekibi eninde sonunda bugün olduğundan daha da büyük olacak.”

Merrill daha sonraki bir yazısında ise “başarının bir soruna daha fazla insan ya da para harcamakla ilgili olmadığını” ve asıl önceliğin “doğru ekibe, doğru önceliklere ve oyuncuların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik sürdürülebilir bir yaklaşıma sahip olmak” olduğunu söyledi.

Merrill, “Eğer yanlış sorunları çözüyorsak, daha fazla kaynak bunu düzeltmeyecektir,” diye yazdı. “Mesele sadece daha büyük değil, daha akıllı ve daha sağlıklı inşa etmektir.”

Bir Riot temsilcisi PC Gamer'a yaptığı açıklamada, League of Legends'taki 27 geliştiricinin ve Riot'un yayıncılık işindeki beş kişinin işten çıkarıldığını söyledi. İşten çıkarmalar, Riot'un 530 çalışanını işten çıkarmasının ve 2019'da dış stüdyolarla tek oyunculu League of Legends oyunları yapmak için başlattığı Riot Forge programını kapatmasının ardından bir yıldan kısa bir süre sonra gerçekleşti. 

CEO Dylan Jadeja o dönemde Riot'un “yeterince keskin bir odağı olmayan bir şirket” haline geldiğini ve devam eden çok fazla projenin karşılığını alamadığını söyledi, ancak ekledi: “Bunu hissedarları yatıştırmak veya üç aylık kazanç rakamlarına ulaşmak için yapmıyoruz - bu kararı aldık çünkü bu bir gereklilik. Oyuncular için uzun vadeli bir odaklanmayı sürdürmek için bunu yapmamız gerekiyor.”


Kaynak: https://www.pcgamer.com/games/moba/riot-games-lays-off-more-employees-but-says-the-league-of-legends-team-will-be-even-larger-in-the-future/

Yuppie Psycho Benzeri 5 Oyun Önerisi

Hiç yorum yok

13 Ekim 2024

Günümüz iş dünyasının karanlık yüzünü hem eğlenceli hem de psikolojik yönleriyle ele alan Yuppie Psycho, oyuncuları distopik bir şirket ortamında geçen, gizemli olaylar ve ürkütücü yaratıklarla dolu bir maceraya sürüklüyor.



İlginç atmosferi, sürükleyici hikayesi ve pixel art tarzıyla oyun dünyasında kendine özgü bir yer edinen Yuppie Psycho, oyunculara oldukça eğlenceli saatler sunuyor. Fakat bu tarz oyunların kötü yanı, oynadıktan sonra daha fazla bu tarz oyun aratması. Bu listede, Yuppie Psycho'ya benzer oyunları bir araya getirdik.


The Count Lucanor



Yuppie Psycho'nun yaratıcıları Baroque Decay tarafından geliştirilen The Count Lucanor, karanlık peri masallarından ilham alan bir korku oyunu. Oyun, genç bir çocuğun mirasını almak için tehlikeli bir malikanede geçirdiği geceyi konu alıyor. Bulmaca çözme, keşif ve hayatta kalma öğelerinin bir araya geldiği The Count Lucanor, Yuppie Psycho gibi oyuncunun seçimlerine bağlı olarak değişen çoklu sonlara sahip. Her iki oyun da "twee horror" adı verilen bir alt türe giriyor, yani korku unsurlarını sevimli ve tuhaf bir estetikle harmanlıyorlar.


Faith: The Unholy Trinity



Retro tarzı piksel sanatıyla dikkat çeken Faith, şeytani güçlerle mücadele eden bir rahibi konu alan bir korku oyunu üçlemesi. İlk oyunda, bir şeytan çıkarma ayininin korkunç sonuçlarıyla yüzleşen Peder John Ward'ın hikayesini takip ediyoruz. Yuppie Psycho gibi, Faith de benzersiz bir görsel stile sahip ve doğaüstü olaylarla dolu bir dünyada geçiyor.


House of Rules


House of Rules, gizemli bir malikanede geçen ve kurallara dayalı bir korku bulmaca oyunu. Yüksek maaşlı bir iş teklifiyle başlayan hikaye, oyuncuyu garip iş arkadaşları ve tuhaf kurallarla dolu bir malikaneye götürüyor. Ancak bu işin arkasında saklanan karanlık bir sır var ve oyuncu, çeşitli bulmacaları çözerek bu sırrı ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Oyun, 20 farklı son sunarak oyunculara geniş bir keşif alanı yaratıyor. Her bir son, oyuncunun bulmacaları nasıl çözdüğüne ve kararlarına bağlı olarak değişiyor. Bu da oyunun tekrar oynanabilirliğini artırıyor. Özellikle malikanenin atmosferi, tuhaf karakterler ve sürekli artan gerilim hissi, oyuncuyu içine çekiyor.


HOUSE 


HOUSE, Bark Bark Games’in geliştirdiği bağımsız bir piksel korku oyunudur. Oyun, genç bir kız olan Tabby'nin, sizi ve ailenizi öldürmeye çalışan tehlikeli bir evi keşfettiği sürükleyici bir deneyim sunuyor. Başlangıçta her şey normal görünse de, aile üyeleri birer birer ölmeye başlar ve Tabby, laneti bozmaya ve aile üyelerini kurtarmaya çalışırken evin karanlık sırlarını açığa çıkarmak zorunda kalır. Gerçek zamanlı olarak değişen ve oyuncunun eylemlerine tepki veren bir evde keşif yaparken, zamanla yarışarak ailenizi kurtarmalı ve kendinizi karanlığa düşmekten korumalısınız. HOUSE, birden fazla son keşfetme imkanı, farklı eşyalarla deney yapma ve zorlu, doğrusal olmayan oyun yapısıyla korku severleri etkileyerek unutulmaz bir deneyim sunuyor.


Ib



RPG Maker ile yapılmış bir korku oyunu olan Ib, oyuncuları gizemli bir sanat galerisinde kaybolan genç bir kızın yerine koyuyor. Galerinin ürkütücü eserleri canlanırken, Ib hayatta kalmak ve gerçeği ortaya çıkarmak için bulmacalar çözmeli ve zorlu kararlar vermelidir. Yuppie Psycho gibi, Ib de benzersiz bir atmosfere sahip ve bulmaca çözme ve keşif unsurlarını bir araya getiriyor.

Bu oyunlar, Yuppie Psycho'nun benzersiz atmosferini ve oyun mekaniklerini farklı şekillerde yansıtan, çeşitli deneyimler sunuyor. Her biri kendi özgün hikayesiyle öne çıkarken, karanlık mizah, psikolojik gerilim ve sürükleyici atmosfer gibi ortak noktaları paylaşıyorlar. 

Bu oyunlar dışında daha fazla Yuppie Psycho benzeri oyun arıyorsanız RPG Maker ile yapılan diğer atmosferik korku oyunlarına da bakabilirsiniz. Oyunların görsel tarzı ve hikaye tonları çok değişiklik gösterse de RPG Maker ile yapılan korku oyunları, Yuppie Psycho hissini oldukça yoğun bir şekilde verecektir. 

Vampire Survivors Benzeri 15 Oyun Önerisi

Hiç yorum yok

20 Temmuz 2024

Vampire Survivors, Aralık 2021’ piyasaya sürüldüğünden beri indie oyun dünyasında çok büyük ses getirdi. Basit mekanikleri ve “bir tur daha” dedirten oyun tasarımı ile kolayca öğrenilip zor bırakılan bir yapıya sahipti. Ucuz olması ve Game Pass'de bulunması da eklenince kısa sürede bağımlılık yaratan oyunlar arasında kendine bir yer etti. Vampire Survivors’ın başarısının ardından insanlar benzeri türde daha fazla oyun arayışına girdiler. Bu yazıda da türün en iyi örneklerini göz atacağız. Ayrıca, Vampire Survivors’dan önce piyasaya sürülmüş olmasına rağmen benzer özellikler taşıyan bazı eski oyunları da inceleyeceğiz.


15- Boons & Burdens

Boons & Burdens, Gunlocked’ı yapan ekipten gelen ve küçük arena savaşlarıyla dikkat çeken bir oyun. Oyunun en belirgin özelliği, her aşamanın başında seçmeniz gereken “Burdens” (Yükler) ve bunların oyunun zorluk seviyesini artırması. Bu yükler, belirli düşmanları öldürmek, haritadaki belirli noktalara ulaşmak veya güçlendirilmiş düşmanlardan oluşan bir geçidi geçmek gibi görevler içerir.


14- Enter the Gungeon

Enter the Gungeon, Vampire Survivors’a benzer mekaniklere sahip olmasına rağmen, odadan odaya geçerek düşmanlarla savaştığınız bir oyun. Yoğun beceri gerektiren bu oyun, sizi sürekli olarak mermi yağmurundan kaçmaya ve düşmanları vurmaya zorluyor.


13- Picayune Dreams

Picayune Dreams, Vampire Survivors’ın izinden giden ancak tamamen farklı bir deneyim sunan bir oyun. Yoğun müziği, sürreal sanat tarzı ve zaman zaman zorlayıcı zorluk seviyesi ile dikkat çekiyor. Bu oyun, türün diğer örneklerinden farklı olarak bir hikaye de sunuyor.


12- Gunsuit Guardians

Gunsuit Guardians, Vampire Survivors benzeri oyunları sevenler için tanıdık bir deneyim sunuyor. İkili çubukla ateş etme mekaniği ve benzersiz bir Cosmonaut Galaga estetiği ile öne çıkıyor.


11- Atomicrops

Atomicrops, Vampire Survivors’dan birkaç yıl önce piyasaya sürülmüş olmasına rağmen benzer özellikler taşıyan bir oyun. Bu oyun, çiftçilik simülasyonunu mermi cehennemi ile birleştirerek benzersiz bir deneyim sunuyor.


10- Kill The Crows

Kill The Crows, Vampire Survivors tarzı oyunları sevenler için zorlu bir deneyim sunuyor. Oyunda her şey tek bir vuruşta ölüyor ve bu da oyunu oldukça zorlaştırıyor.


9- Halls of Torment

Halls of Torment, Diablo tarzı grafiklerle ve Hades benzeri tanrıların nimetleriyle dikkat çeken bir oyun. Bu oyun, türün diğer örneklerinden farklı olarak hikaye ve karakterizasyon sunuyor.


8- Death Must Die

Death Must Die, Vampire Survivors tarzı oyunların zorluk seviyesini artıran ve ARPG/survival/crafting unsurlarını bir araya getiren bir oyun. Bu oyun, oyunculara kendi yükseltmelerini yapma ve malzemeleri toplama imkanı sunuyor.


7- Deep Rock Galactic Survivor


Deep Rock Galactic Survivor, Vampire Survivors tarzı oyunları sevenler için kaynak toplama ve madencilik mekanikleri ekleyen bir oyun. Bu oyun, dar koridorlar ve boğucu haritalarla dikkat çekiyor.


6- Swarm Grinder

Swarm Grinder, Vampire Survivors tarzı oyunları sevenler için duvarlarla çevrili bir ortamda geçen bir oyun. Oyuncular, düşmanların hızını kontrol edebilir ve yakıtlarını doldurmak için düşmanları öldürmek zorundadır.


5- Yet Another Zombie Survivors

Yet Another Zombie Survivors, modern silahlarla ve zombi temasıyla dikkat çeken bir oyun. Bu oyun, oyunculara üç kişilik bir ekip oluşturma imkanı sunuyor.


4- RICE

RICE, Vampire Survivors tarzı oyunları eleştiren ve oyuncuya meydan okuyan bir oyun. Bu oyun, silah yükseltme sistemi ve meta-yükseltme sistemi ile dikkat çekiyor.


3- Crafty Survivors

Crafty Survivors, Vampire Survivors tarzı oyunları sevenler için farklı meslekleri temsil eden karakterlerle dikkat çeken bir oyun. Bu oyun, oyunculara farklı karakterlerle oynama imkanı sunuyor.


2- Tiny Rogues

Tiny Rogues, Vampire Survivors tarzı oyunları sevenler için 16-bit grafiklerle dikkat çeken bir oyun. Bu oyun, oyunculara farklı dünyaları keşfetme ve düşmanlarla savaşma imkanı sunuyor.


1- Brotato

Brotato, Vampire Survivors tarzı oyunları sevenler için kısa ve yoğun savaşlarla dikkat çeken bir oyun. Bu oyun, oyunculara kısa turlar halinde oynama imkanı sunuyor.

Halo dizisi iki sezonun ardından iptal edildi

Hiç yorum yok

19 Temmuz 2024

Halo TV dizisi, yıllar süren geliştirme sürecinin ardından iki sezon boyunca izleyicilerle buluştu. Ancak, son çıkan haberlere göre Paramount+ 'da dizinin üçüncü sezonunun yayınlanmayacağı açıklandı. 343 Industries ve Steven Spielberg’in Amblin Television şirketi, dizinin üçüncü sezonunu başka bir platformda yayınlamak için çalışmalarını sürdürüyor. 343 Industries, yaptığı açıklamada, “Halo serisini küresel bir başarıya taşıyan milyonlarca hayranımıza minnettarız ve Halo evrenini farklı yollarla genişletmeye kararlıyız” dedi.

Halo TV dizisi, ilk olarak 2013 yılında Xbox One konsolunun lansmanı sırasında duyurulmuştu. Spielberg'ün yardımcı olarak katıldığı proje başlangıçta yalnızca Xbox One konsollarında yayınlanması planlanıyordu. Ancak, bu planlar değişti ve dizi, Showtime'da yaklaşık 7 yıl süren bir geliştirme sürecine girdi.

2019 yılında dizinin çekimleri başladı. Ancak, 2020 yılında Covid-19 pandemisi nedeniyle prodüksiyon ciddi şekilde gecikti. 2021 yılında, dizinin Showtime’dan Paramount+'a taşındığı açıklandı. İlk sezon 2022’de yayınlandı ve eleştirmenlerden ve oyun serisinin hayranlarından karışık yorumlar aldı. İkinci sezon ise 2024’te yayınlandı. Dizi görsel anlamda tatmin edici sahneler içerse de oyun lore'unun ve Master Chief karakterinin sıkça dışına çıkmaları ile hayranlar tarafından oldukça eleştirildi.

Halo TV dizisinin iptali, diziyi sevenler için hayal kırıklığı yaratmış olabilir, ancak 343 Industries, Halo evrenini genişletmeye devam edeceklerini belirtti. Bu, yeni projeler ve farklı platformlarda yeni içerikler anlamına gelebilir.

Bioshock Serisinin Distopik Şehri Rapture'un Baştan Sona Tüm Hikayesi

Hiç yorum yok

14 Temmuz 2024

Kuzey Atlantik Projesi veya Rapture Kolonisi olarak da bilinen Rapture, zengin bir sanayici olan Andrew Ryan’ın çocukluk hayallerinden ilham alınarak inşa edilen devasa bir su altı şehridir. Bu şehir, II. Dünya Savaşı sonrasında sarsılan dünyanın siyasi, sosyal ve dini kısıtlamalarından kaçmak için kurulmuştur.


İlk olarak 5 Kasım 1946'da yapımına başlanmış olan şehrin inşası, 1951'in sonlarında tamamlanmıştır. Rapture, Atlantik Okyanusu'nun kuzeyinde, 63° 2' N, 29° 55' W (63 derece, 2 dakika kuzey enlemi, 29 derece, 55 dakika batı boylamı) koordinatlarında, İzlanda’nın başkenti Reykjavik’in (reykavik) yaklaşık 433 kilometre batısında yer almaktadır.

Rapture'ın Amacı


Rapture, sözlük anlamı olarak “Aşırı zevk ve mutluluk veya heyecan” anlamına gelmektedir. Andrew Ryan, şehrine "Rapture" adını verdi, çünkü burayı "Parazitler" olarak nitelendirdiği insanların etkisinden uzak, bir insanın kendi emeğiyle kazanabileceği ve başarıya ulaşabileceği gerçek bir cennet olmasını amaçlamıştır.

Rapture’un felsefi temelleri, Ayn Rand'ın "Atlas Silkindi" adlı romanında geçen "Galt’s Gulch"a dayanır. Bu terim, özgür düşünceli bireylerin oluşturduğu ekonomik ve sosyal topluluğunu ifade eder. Rapture, bir komünden farklı olarak, özgürlüğe odaklanır ve bireysel ve mülkiyet haklarını savunur, ancak kolektif bir topluluğun kurallarıyla çalışmaz.

Rapture'un asıl hedefi, herhangi bir din veya hükümetten bağımsız, laissez-faire bir toplum yaratmaktı. Burada, herhangi bir vatandaş, başkalarının ihtiyaçları tarafından engellenmeden kendi çıkarı için başarılı olabilirdi. "Dünyanın en iyileri ve en parlakları" olarak belirlenen kişiler hükümet, din ve diğer kurumlardan bağımsız olarak, özgür irade ve seçim hakkına sahip olacaktı. İnsanlar, gelenekler ve ahlaki inançları yerine; hırs, akıl ve özgür düşünce tarafından yönlendirilecekti.

Bu kısmen iyi niyetli amaçlarına rağmen Ryan’ın ütopyası, kusursuz değildi. Rapture’un tamamen kapitalist toplumunda kamu hizmetleri yoktu; şehirdeki her şey özel mülkiyet altındaydı ve bunun bir bedeli vardı. Şehrin yiyecek, sağlık hizmetleri, temizlik ve hatta oksijen hizmetleri de bunu kapsıyordu. Polis ve itfaiye hizmetleri bile abonelik esasına dayalı özel şirketler tarafından sağlanıyordu. İşletmelere yönelik herhangi bir kısıtlama olmadığından, sadece rekabet ve müşteri tercihi vardı. Bu durum, ilk başta birçok endüstrinin gelişmesine izin verdi, ancak aynı zamanda ahlaksız ve tehlikeli iş uygulamalarına da yol açtı.

Bu sistem, Rapture’un daha az şanslı vatandaşlarını toplumdan uzaklaştırdı. Durumları kötüleştikçe, Ryan’ın kurduğu bu dünyayı soğuk ve elitist olarak görmeye başladılar. Andrew Ryan’ın "Parazitler"e ve vizyonunu baltaladığından şüphelendiği kişilere karşı olan düşmanlığı ve artan paranoyası, nihayetinde onun çöküşüne ve şehrinin tamamen yok olmasına yol açacak bir dizi olayı başlattı.

Kökenler


Rapture, Andrew Ryan’ın hayallerinde inşasından çok önce başlayan bir projeydi. Ryan, böyle bir yer fikrini, uygun bir yer seçilmeden en az on yıl önce düşünmeye başlamıştı. Komünizm yönetimindeki Sovyetler Birliği'nin bir parçası haline gelmeden önce Belarus'tan kaçmış ve Amerika Birleşik Devletleri'nde sanayi devi olmayı başarmıştı. İşçi sendikalarını, sol kanat kolektivistleri gibi solcu grupları insanın dünyadaki yaşamını mahveden ve ona özgürlük tanımayan parazitler olarak görmeye başlamıştı. Başarıları ve bireyin güçlendirilmesine inananları toplayıp, dünyanın geri kalanından izole edilmiş bir yerde özgürce gelişmelerine izin verecek kapalı bir toplum fikrini araştırdı. 

Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası atılmasıyla İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde ve SSCB'nin kendi nükleer silahlarını edinme yolunda olduğu haberiyle birlikte, Ryan, insanlığın kaçınılmaz yıkımını ve yeryüzünü atom ateşiyle kaplayacak bir savaşı öngördü. Bu olayların ardından Ryan, aynı fikirde olan bireylerle iletişime geçerek ve kaynaklarını harekete geçirerek vizyonunu gerçekleştirmeye başladı. Şehri Rapture, Kuzey Atlantik'te, İzlanda ve Grönland arasında seçilen bir konumda deniz tabanına inşa edilecekti. İlk katılanlardan biri, o dönemde Ryan'ın yanında çalışan güvenilir bir adam olan Sullivan'dı. Sullivan, kolluk kuvvetlerindeki deneyimiyle Rapture'un güvenliğinin başına getirildi. Ryan, birçok inşaat uzmanını bir araya getirdi ve Rapture'un birçok binasının tasarımını yapmak üzere Simon Wales ve Daniel Wales adlı mimarları güvence altına aldı. Rapture'u inşa etmek için işçilere ihtiyaç duyan Ryan, en yetenekli mühendisler, işçiler ve mekanikleri işe aldı. Bill McDonagh gibi birçok kişi, Ryan'ın ideallerini paylaşıyor ve Rapture'u, parazitlerle dolu bir dünyadan yükselip yeni bir başlangıç olarak görüyorlardı.

Rapture Topluluğunun Elitleri: Brigid Tenenbaum, Sander Cohen, Gilbert Alexander, Andrew Ryan, Sofia Lamb ve Yi Suchong.

Şehrin İnşaatı (1945 - 1951)


1945'in sonlarında Ryan, Rapture'un inşasına başlamak için İzlanda ve Grönland arasında seçilen konumda bir dizi şirketle anlaşma yaptı. Ryan ve ortakları, dikkatleri üzerine çekmemek için üretim malzemelerini gizlice temin etti. Bu kaynaklar, binlerce mil boyunca Kuzey Atlantik'teki proje sahasına taşındı. Orada, malzemeler dev bir denizaltı platformu olan "The Sinker" aracılığıyla okyanus tabanına indirildi. Derin deniz kaynakçıları ve mekanikler, şehrin temellerini oluşturmak için kazıklar ve kirişleri kayalara derinlemesine sabitledi. Sonunda "The Sinker", deniz tabanına kalıcı olarak demirledi. Yüzeye yakın bir yerde monte edilen önceden imal edilmiş binalar, yüzeye çıkartıldı ve halkalar kullanılarak temelere demirlendi, böylece Art Deco metropolü oluşturuldu. 5 Kasım 1946'da Rapture, ilk sakinlerini almaya başladı. Ana inşaat dönemi 1940'ların sonuna kadar devam etti ve Rapture'un inşası 1951'de tamamen tamamlandı. Rapture'un ekonomisi ve nüfusu büyüdükçe, yeni inşaat projeleri finanse edildi ve şehir genişleyerek büyük bir metropol haline geldi.

Yükseliş ve Düşüş (1946 -1958)


1946'da ilk kez yerleşime açıldığından itibaren Rapture hızlıca büyüdü. Yüzeyden en son teknolojik harikalarla yeni inşa edilmiş olan bu şehir, birçok yetenekli sakin tarafından desteklenen aktif ve büyüyen bir ekonomiye sahipti. Tam da Ryan'ın hayal ettiği serbest piyasa ütopyasını gerçekleştiriyor gibi görünüyordu. Rapture, yeryüzünün çoğuna kıyasla gerçekten de bir ütopya olarak görülebilirdi; burada herkes emeğinin karşılığını özgürce alma hakkına sahipti.

Ancak, görünüşteki başarısına rağmen, toplum içindeki sosyal sınıflar arasında çatlaklar ortaya çıkmaya başladı. Piyasa kısıtlamalarını ve işçi haklarını reddeden saf bireyci, laissez-faire toplumu olan Rapture, açgözlülük, elitizm ve kapitalizmin diğer olumsuz yönleri için bir yuva haline geldi. Toplumda üst ve alt sınıflar arasında kısa sürede büyük bir uçurum ortaya çıktı. Andrew Ryan, sosyal devlet anlayışını "parazitik" olarak gördüğü için Rapture'da yoksulları desteklemeye yönelik sosyal programlar, işçi sendikaları, hayır kurumları ve diğer kuruluşlar mevcut değildi. Bu yüzden şehirdeki yoksul kesim, ekonomik durumlarını iyileştirmek için pek bir imkana sahip değildi ve birçoğu kendini karanlık barakalarda aç yatar halde buldu. Rapture'un ekonomik sistemi, şehrin işçi sınıfını toplumdan yabancılaştırdı ve sosyal uçurum gittikçe genişledi.

Andrew Ryan’ın "Parazitler" olarak nitelendirdiği kişilere ve Rapture'un özgürlüklerini istismar ettiğine inandığı kişilere karşı paranoyası, dış dünya ile tüm bağlantıların kesilmesini emreden bir yasa çıkarmasına neden oldu. Bu yasa ile soğuk savaşın ortasında olan yeryüzünden şehrin varlığını gizleyerek Rapture’un güvenliğini sağlamayı amaçlıyordu.

1948 ile 1952 yılları arasında, Dr. Brigid Tenenbaum’un ADAM adını verdiği bir kimyasal maddeyi keşfetmesiyle işler iyiye gider gibi göründü. Bu madde, EVE adı verilen bir kimyasal ile birlikte kullanıldığında, kullanıcıya hayal gücünün ötesinde genetik kodunu değiştirme imkanı sağlıyordu. Bu gelişme, Rapture toplumunda büyük bir verimlilik artışına yol açtı ve ADAM, üretkenlik ve yaratıcılığın altın çağını başlatarak Rapture’un toplumu için hayati bir parça haline geldi.

Toplumsal Çöküş (1958-1960)


Başlangıçta Frank Fontaine’in başarısını takdir eden ve onu Rapture’un yaratmayı amaçladığı birey türünün bir örneği olarak gösteren Andrew Ryan, kısa süre sonra Fontaine'den şüphelenmeye başladı. Fontaine’in Rapture’un daha az şanslı sakinleri üzerindeki artan suç etkisi ve ADAM üretimi üzerindeki tekeli, onu güçlü bir rakip haline getirdi ve Rapture’un toplumsal düzenini tehdit etmeye başladı. Sonunda 1958’de Ryan, Fontaine’i tutuklamaya çalıştı. Fontaine’in dirense de çıkan çatışma ölümüyle sonuçlandı. Fontaine’in ölümünün ardından, Ryan, Rapture Merkezi Konseyi’nin desteğiyle Fontaine’in kurumsal varlıklarının kontrolünü ele geçirdi.

Toplumda ADAM bağımlılığının kötüleşmesi, düzenin yavaş yavaş bozulmasına ve sivil huzursuzluğa yol açtı. Bu durum, Fontaine’in yoksul evlerine akın eden kitleleri ayaklandıran ve Rapture toplumunu değiştirmeyi amaçlayan bir gerilla savaşı başlatan "Atlas" adlı devrimcinin ortaya çıkmasıyla daha da kötüleşti. Andrew Ryan, düzeni yeniden sağlamak için giderek daha otoriter yöntemlere başvurdu ve Rapture Merkezi Konseyi'ni feshederek kendisini şehrin despotik yöneticisi olarak ilan etti. Ryan, halkın özgürlüklerini kısıtlayan daha fazla yasa çıkararak ve "sorunlu vatandaşlara" karşı giderek daha sert cezalar uygulayarak kontrolü sağlamak için radikal önlemler almaya başladı.


31 Aralık 1958’de Atlas tarafından başlatılan büyük bir işçi sınıfı ayaklanması olan 1958 Yılbaşı İsyanları, birçok üst sınıf mekanına, örneğin Kashmir Restoranı’na yapılan saldırılarla başladı. Bu durum kısa sürede Atlas ve Ryan arasında tam ölçekli bir iç savaşa dönüştü ve şehrin nüfusundaki ADAM bağımlılığının neden olduğu zihinsel bozulma durumu daha da kötüleştirdi. Başlangıçta geleneksel mermi silahları kullanılırken, kısa süre sonra Atlas’ın splicer’ları ve daha sonra Ryan’ın destekçileri tarafından Plazmidler de kullanılmaya başlandı. Çatışma devam ettikçe, her iki taraf da rakiplerine karşı avantaj sağlamak için daha fazla Plazmid kullanmaya başladı. Bill McDonagh bu savaş hakkında “çatışma en iyi silahları ve en büyük bombaları yapabilenlere değil, daha az insan ve daha çok canavar olabilenlere dayanıyor” demiştir.

Çatışmanın büyük kısmı yaklaşık dört ay sürdü ve devam eden şiddet, toplumun bütünlüğünü ciddi şekilde bozarak Rapture altyapısına büyük zarar verdi. Artan şiddet, savaşçılar ve siviller için Plazmidlere daha fazla bağımlılık yarattı ve kısa sürede şehir kaosa sürüklendi. Rapture İç Savaşı’nın kaosu ve yıkımı, ekonomik sıkıntılar ve ADAM bağımlılığı nedeniyle daha da hızlanarak toplumun çökmesine sebep oldu. Nüfusun büyük bir kısmı, ADAM bağımlıları olan Splicer’lara dönüştü, diğerleri ise Splicer’lar tarafından öldürüldü. Savaşta ölmeyen kişiler de ya intihar etti ya da açlıktan öldü. İnsan özgürlüğü için sığınak olarak inşa edilen şehir, kısa sürede harap bir kabuğa dönüştü.
© all rights reserved
made with by templateszoo